T. C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
ESAS : 2017/816
KARAR : 2017/4906
TARİH : 13.06.2017

 

ÖZET : 10.11.2017 tarihinde www.memurlar.net’de; “Danıştay: Yüz tanımayla mesai
kontrolü Anayasa’ya aykırı. Danıştay, personelden kişisel veri alınması kapsamında olan
“yüz tanıma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel
hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğuna, toplanan verilerin ileride başka bir
şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmamasını da göz önünde
bulundurarak, “yüz tanıma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının anayasal ilkelerle
bağdaşmadığına hükmetti.” şeklinde yer alan habere ilişkin Danıştay kararı.
(2709 s. Anayasa m. 12, 13, 20) (657 s. DMK m. 99)

 

İstemin Özeti : İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 26.12.2014 tarih ve E:2013/2241;
K:2014/2504 sayılı kararın; davacı tarafından, temyizen incelenerek BOZULMASI
İSTENİLMEKTEDİR.

 

Savunmanın Özeti : SAVUNMA VERİLMEMİŞTİR.

 

Danıştay Tetkik Hâkimi : Emine Dinler

 

Düşüncesi : Mesai takibi amacıyla yüzün belirli referans noktalarının alınarak bu verilerin
sisteme kaydedilmesi, daha sonra personel geçişlerinde mevcut veri ile, o esnada alınan
görüntünün karşılaştırılmak suretiyle eşleştirilmesi mantığına dayanan “yüz tarama”
uygulamasında, kişinin görüntüsünün veri tabanında kaydedilmesi, niteliği itibarıyla kişisel
veri alınması olduğundan; “özel hayatın gizliliği” kapsamında değerlendirilmesi gereken davalı
idare işleminin Anayasal ilkelerle bağdaşmadığı, belirtilen nedenle temyizen incelenen ve dava
konusu işlemi hukuka uygun bulan davanın reddi yönündeki mahkeme kararının bozulması
GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA


Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince, Danıştay Başkanlık Kurulunun 29.12.2016 tarih
ve K:2016/72 sayılı kararı uyarınca Dairemize devredilen dosya incelenerek, işin GEREĞİ
GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava, davalı idarenin toptancı hali biriminde görev yapan personelin mesai takibinin
sağlanması amacıyla başlatılan yüz tarama sistemi uygulamasına son verilmesi talebiyle
davacı sendika tarafından yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali İSTEMİYLE
AÇILMIŞTIR.
İdare mahkemesince; davalı idarenin tüm birimlerinin mesai takibinde anılan yöntemin
kullanılmadığı, uygulamanın gerçekleştirildiği birimin konumu ve vardiyalı çalışma sistemi
nedeniyle personelin kontrol ve denetiminde güçlük yaşanması karşısında bahse konu
uygulamaya geçildiği; yüz tanıma sisteminde personelin yüz görüntüsünün sayısal kodlara
çevrilerek karşılaştırma yapmak suretiyle çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, yapılan
uygulamanın veri kaydetme olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle, hukuka aykırılık
bulunmadığı sonucuna varılan dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine
KARAR VERİLMİŞTİR.
Davacı sendika, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve temyizen
incelenerek BOZULMASINI İSTEMEKTEDİR.
Anayasanın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği” başlıklı 12 nci maddesinde, “Herkes,
kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve HÜRRİYETLERE
SAHİPTİR. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve
sorumluluklarını da ihtiva eder.” kuralına; “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı
değişik 13 üncü maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” kuralına; “Özel Hayatın Gizliliği”
başlıklı değişik 20. maddesinde ise, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın
korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya
birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı
olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri
bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.
Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el
koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme HAKKINA SAHİPTİR. Bu hak;
kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların
düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla
düzenlenir.” kuralına YER VERİLMİŞTİR.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” başlıklı 8 inci
maddesinde, herkesin özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi
hakkına sahip olduğu; Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin “Mahremiyet
Hakkı” başlıklı 17 nci maddesinde de, hiç kimsenin özel ve aile yaşamına, konutuna veya
haberleşmesine keyfi veya hukuka aykırı olarak müdahale edilemeyeceği; onuru veya
itibarının hukuka aykırı saldırılara maruz bırakılamayacağına, herkesin bu tür saldırılara veya
müdahalelere karşı hukuk tarafından korunma hakkına sahip OLDUĞU BELİRTİLMİŞTİR.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 99 ve devam eden maddelerinde Devlet
memurlarının çalışma saatleriyle günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin
tespitine yönelik düzenlemelere yer verilmiş olmakla birlikte, kamu görevlilerinin mesaiye
devam durumlarının kontrolü konusunda ayrıntılı bir yasal düzenleme MEVZUATIMIZDA
BULUNMAMAKTADIR. İdarelerce, gelişen teknolojinin kamu hizmetlerinin etkin ve verimli
yürütülmesini kolaylaştırıcı etki sağlaması amacıyla, kamu kesiminde kullanılmaya
başlamasını doğal KARŞILAMAK GEREKİR. Ancak; teknolojinin kullanılarak kişisel verilerin
kayıt altına alınması uygulamasının yukarıda belirtilen hükümlere uygun olması GEREKTİĞİ
KUŞKUSUZDUR.
Bu bağlamda, personelin yüz tanıma sistemiyle mesai kontrolünün yapılması uygulamasının,
temel hak ve hürriyetler içerisinde sayılan özel hayatın gizliliği ilkesi kapsamında kişisel bilgi
veya kişisel verilerin alınması kavramları içinde DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Olayda, personelden kişisel veri alınması kapsamında olan “yüz tanıma sistemi” ile mesai
takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında
bulunduğu açık olup, dava konusu işlem tarihi itibarıyla uygulamanın sınırlarını usul ve
esaslarını gösteren bir yasal dayanağın bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir
şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması gözönüne alındığında,
yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkelerle bağdaşmayan dava konusu işlemde ve
davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka UYGUNLUK BULUNMAMAKTADIR.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının
BOZULMASINA; dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye
gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde Danıştayda karar
düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.