“Tarih tekerrürden ibarettir.”

“Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır.”

“Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış.”

Bu özlü sözler geçmişin gözlem ve deneyimleri sonucu oluştuğundan, hayatı anlama, öğüt alma açısından atasözleri önemsenmelidir.

Yıl 1993, Aralık ayı, TBMM Başkanlığına kanun tasarısı sunuluyor. Halkta derin izler bırakan 5 Nisan Kararlarından birkaç ay önce. Tasarı ile işletmede kullanılan taşıtların giderlerinin masraf olarak kabul edilmesi uygulaması sınırlandırılmak isteniyor. Öngörülen değişiklikle, kiralama yoluyla edinilenler de dahil olmak üzere işletmede kayıtlı olan ve faaliyet konusu nakliyecilik olmayan işletmelerde kullanılan binek otomobilleri ile zatî ve ailevî ihtiyaçlar için kullanılan taşıtların giderlerinin yarısının masraf olarak yazılması esası getirilmek isteniyor. Nihayetinde tasarı, G.V.K.’nun ticari kazancın tespitinde indirilecek  giderlerini düzenleyen 40’ncı maddesinin 5 ve 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, 1.1.1995 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 4008 sayılı Kanunla yasallaşıyor. Ta ki 4369 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin 3 numaralı fıkrasının (s) bendi ile 1.1.1999 yılında kısıtlama içeren bu düzenleme kaldırılana kadar.

Görüyoruz ki önceden binek otomobil giderlerine kısıtlama getiren, 4 yıl uygulandıktan sonra kaldırılan düzenlemenin benzeri yeniden uygulamaya konuluyor. Düzenleme vergi gelirlerini artırmak, binek otomobillerin işletme faaliyetleri dışı kullanımının vergiyi azaltıcı etkisini azaltmak, işletmelerin mütevazi olmasını özendirmek, zaman içerisinde binek otomobillerin ÖTV’si artırılırken, kazanç üzerinden alınan vergilerin artan ÖTV’ye bağlı olarak azalmasının önüne geçmek amaçlı görünüyor.

Kanun teklifinde belirtilen amaç ise şu şekilde ifade edilmiştir. “…söz konusu düzenlemenin gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince suistimal edilebildiği ve şahsi ihtiyaçlar için kullanılan binek otomobillere ait giderlerin de gelir veya kurum kazancından indirilebildiği görülmektedir.”

19 Kasım 2019 Salı günü itibariyle TBMM Genel Kurulunda, Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 20 madde kabul edildi. Kabul edilen düzenlemelerden biri de binek otomobillerin giderlerine yeniden kısıtlama getirilmesidir.

Buna göre faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere,

– Kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5.500 TL’ye kadarlık kısmı,

– Binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 TL’ye kadarlık kısmı,

– Binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla % 70’i,

– Özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 135.000 TL’yi, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana tabi tutarı 250.000 TL’yi aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı,

ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.

Düzenleme 1/1/2020 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek ve bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınacak.

Tavsiye

Düzenleme 1/1/2020 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinden, bu tarihe kadar alınacak sıfır binek otoların ÖTV ve KDV’si sınırlama olmaksızın doğrudan gider yazılabilecektir. Bu sebeple binek otomobillerini yenileyecek şirketlerin ellerini çabuk tutmaları önerilir.

Tartışma 1

Amortismanının bir kısmı gider yazılmayan binek otomobil satılırken vergiye esas kazancı nasıl belirlenecek?

Vergi Usul Kanunu uyarınca amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler. Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır. (V.U.K. md. 328)

Binek otomobil amortismanlarının kısıtlandığı önceki dönem uygulamalarında, binek otomobillerinin satışındaki kar veya zararın tespitinde yalnızca “vergiye esas kazancın tespitinde dikkate alınan – gider kabul edilen” amortismanların esas alınacağı genel kabul görmekte idi. Görüşümüz yine vergiye esas satış kazancının tespitinde, gider kabul edilmeyen amortisman giderlerinin kazancın tespitinde dikkate alınmaması diğer bir deyişle bu gidere isabet eden kazanç kısmının vergiden bağışık tutulması gerektiği yönündedir.

Örneğin bir binek otomobilin tüm amortismanlarının ayrıldığı, diğer bir deyişle net defter değerinin sıfır olduğu, ayrılan amortismanın 240.000 TL’sinin gider yazılamadığı ve taşıtın 400.000 TL + KDV olarak satıldığı bir vakada, bu taşıtın satışında oluşacak 400.000 TL karın 240.000 TL’si vergiden bağışık olacaktır.

Tartışma 2

Binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla % 70’i gider olarak kabul edilirken, hasar tazmin bedellerinin tamamı mı vergiye esas kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alınacak?

Vergi Usul Kanunu uyarınca yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zıyaa, uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir. (V.U.K. md. 329)

Hasar dolayısıyla sigortadan tazminat alınarak, tamir edilen binek otomobillerinin yalnızca sigorta tazminatı tutarını aşan tamir bedellerinin gider kısıtlamasına konu edilebileceği düşüncesindeyiz.

Yukarıdaki 2 tartışma konusuna verdiğimiz cevaplar önceki düzenlemedeki uygulamalara dayanmaktadır. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığının zaman içerisinde görüşünün değişip değişmediği önümüzdeki uygulama döneminde ortaya çıkacaktır.

Tartışma 3

Finansal kiralama yolu ile temin edilen binek otomobillerde durum ne olacak?

Aktifleştirilen anapara ve ilk yıl faizi tutarının 250.000 TL’yi aşmayan kısmına ilişkin amortisman tutarının ve diğer faiz, masrafların ise en fazla % 70’inin gider olarak dikkate alınabileceği düşünülmektedir.

Binek Otomobil Kira ve Masraflarına İlişkin Ödenen KDV

Kiralama bedelinin 5.500 TL’yi aşan kısmına ve diğer masrafların %30’una tekabül eden KDV indirim konusu edilebilecek mi?

KDV Kanununun 30/d maddesi uyarınca, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen (kanunen kabul edilmeyen) giderler dolayısıyla ödenen KDV indirim konusu yapılamamaktadır.

Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir

Kaynak: http://www.alomaliye.com/2019/11/21/otomobillere-gider-kisitlamasi-tekrar-geliyor/