Değerli okurlar,

Bu yazımda mesleğe yeni başlayan meslektaşlarım, işletme yöneticileri ya da hisse senedi alan yatırımcılar için bilançoya bakarak nasıl bilgi sahibi olunabilir özetlemeye çalışacağım.

Bilanço, bir işletmenin belirli tarihteki finansal durumunu gösteren mali tablodur. İki ana kısımdan meydana gelir. İşletmenin varlıklarını ve bu varlıkların hangi kaynaklarla elde edildiğini gösterir. Bilanço eşitliği dendiğinde; Varlıklar = Borçlar + Sermaye’ dir. Borçlar ve sermaye toplamına kaynaklar da denilir. O halde elimize bilanço geçtiğinde, bilançonun iki ana kısımdan oluştuğunu (varlıklar-kaynaklar) biliyoruz. Varlıklar da dönen varlıklar ve duran varlıklar olmak üzere iki gruba ayrılır. Dönen ve duran varlıklar toplamına aktif toplamı denir.

Varlıklar işletmenin yatırımlarıdır. İşletme nakit parasını kasaya koyarak kullanabilir, stok alarak kullanabilir ya da makine, teçhizat, taşıt vb. alarak da kullanabilir.

İşletmenin yatırımlarını yorumlarkenaktifler dendiğinde yatırımlardan bahsedildiğini anlamalıyız. Örneğin işletmenin 1.000.000 TL yatırımı var ise, bu yatırım dönen ve duran varlıklar arasında nasıl dağıtılmış incelememiz gerekir. Bu varlık 1 yıl içinde likit olacaksa dönen varlık yatırımıdır. Yatırım uzun vadeli ise getirisi yıllar içinde olacaksa duran varlık yatırımıdır.

Yatırımın 700.000 TL sini duran varlıklara 300.000 TL sini dönen varlıklara dağıtmış olan bir işletme için makine, teçhizat, bina, araç vb yatırımı yapmış denilebilir, buradan işletmenin üretim (sanayi) işletmesi olduğu kanaatine varabiliriz. Varlıklardaki durum ağırlıklı olarak dönen varlıklara yatırım yapılmış olsaydı, işletmenin nakit para ve stoklarının fazla olduğundan bahsedecektik ve bu işletme hakkında ticaret işletmesi olduğu yorumunu yapabilirdik.

Dönen varlıklar; hazır değerler, menkul kıymetler, ticari alacaklar ve stoklar olarak alt gruplara ayrılır ve para hazır değere yaklaştıkça işletmenin daha likit olduğundan söz edebiliriz. Örneğin, her ikisinin de dönen varlık toplamı 100.000 TL olan  A ve B işletmesi iki ayrı şirketi ele alalım. A işletmesinin kasa ve menkul kıymetlerde 70.000 TL ticari alacakta 10.000 TL , stokta 20.000 TL değer olduğunu, B şirketinde ise kasa ve menkul kıymet toplamı 40.000 TL ticari alacak 30.000 TL VE  stok 30.000 TL değer olduğunu varsayalım. A işletmesi daha likittir. 70.000 TL si sağlamdır. 10.000 TLsi alacakta olduğundan tahsilat riski oluşabilir. 20.000 TL stokta da satamama riskinden söz edebiliriz. B şirketine baktığımızda 40.000 TL sağlamdadır. 30.000 TL alacak riski 30.000 TL stok riski bulunmaktadır. Dolayısıyla bunun gibi dönen varlık toplamı eşit olan iki şirketi karşılaştırırken varlıkların niteliğine bakılmalıdır.

Bankalar kredi verirken likiditeye bakarlar, dönen varlıklar içinde en riskli olan satılamama ihtimalinden dolayı stoklardır. Ticari alacaklara olası tahsilatlar olarak bakılmaktadır.

Kısa vadeli yatırımları yorumlarken hazır değerlerin işletmenin likiditesi anladığımızı bilmeli, hazır değerler ne kadar fazlaysa işletme için o kadar likit yorumunu yapmalıyız fakat burada işletme fazla likit ise şu da düşünülmelidir: para iyi değerlendiriliyor mu? Enflasyonda değer mi kaybediyor. Uygun oranlarda likidite iyi olmakla beraber bu oranın çok yükselmesi atıl fonların göstergesidir.

Menkul kıymetler, tahvil senet bono gibi kısa vadeli yatırımlardır ve az risklidir. İşletmelerde nakit fazlası menkul kıymetlerde değerlendirilir. Bilançoya bakıldığında menkul kıymetin varlığı geçici yatırımın olduğunu gösterir. Stoklar ve alacaklar hesabında bakiye olmaması ve paranın menkul kıymetlerde olması işletmenin ana faaliyet konusundan uzaklaştığını gösterir.

Ticari alacaklar hesabı müşterilerden alacakları gösterir. Diğer bir değişle cari çalıştıklarımızdır. Olumlu bakılır. Burada dikkat edilmesi gereken vadenin riski de beraberinde getiriyor olmasıdır.

Stoklar hesabını etkileyen birincil faktör satışlardır. Satış hızlı ise stoklar azalır, satış yavaş ise stoklar hesabı artar. Stok bulundurma politikaları dönem dönem değişebilir. Örneğin enflasyon beklentisi toplu alımı uyun görürken, stok tutma maliyetlerinin artması az stok bulundurmayı gerektirebilir, bunu yaparken de emniyet stoklarının altına düşmemeye dikkat edilmelidir.

Uzun vadeli yatırımlara gelecek olursak, bunlar duran varlıkladır. Maddi ve mali duran varlıklar olmak üzere sınıflandırılırlar.

Maddi duran varlıklar, makine, arazi, bina, demirbaş, araç, arsa daha çok uzun vadeli yatırımdır. Bilançoya bakıldığında buradaki bakiyeler uzun vadede kazandıran ve işlerin büyümesi için yapılan yatırımlardır. Geri dönüş süresi uzun olduğundan riski vardır fakat şirketin değerini belirleyen önemli kalemlerdir.

Mali duran varlıklarda genelde iştirakler ve bağlı ortaklıklar vardır. Bilançosuna bakılan şirketin başka şirkete de ortak olduğu anlaşılır. Maddi duran varlıkların mali duran varlıklardan fazla olması istenir aksi halde mali duran varlıkların fazla oluşu paranın ana faaliyete yatırılmadığını gösterir.

İşletmenin mali yapısını yorumlarken, işletmenin kaynaklarına bakılır. Kaynaklar, kısa vadeli yabancı kaynaklar, uzun vadeli yabancı kaynaklar ve öz kaynaklar olarak üç grupta toplanır. Kaynaklar toplamına pasif toplamı da denir. İşletmenin varlıkları likiditesine göre sıralanırken, kaynaklar da vadeye göre sıralanır. Vadesi bir yıldan kısa olan borçlara kısa vadeli yabancı kaynaklar, vadesi bir yıldan uzun borçlara uzun vadeli yabancı kaynaklar denir.

Öz kaynaklar için en uzun vadeli kaynak denebilir çünkü şirketler ana sözleşmede aksi belirtilmedikçe süresiz kurulur.  Öz kaynak yalnızca sermaye değildir. Kar da öz kaynağa dahildir. Bilançoya bakıldığında şirketin gücünden bahsetmek istersek buraya bakılmalıdır. İdeali kaynağın en az yarısının özkaynakta olmasıdır. Kredi veren kuruluşların en çok istediği durum budur.

Kısa vadeli borcun ödenme süresi çabuk geleceğinden az olması iyidir. İdeal mali yapıda öz kaynakların en az borçlar kadar olması gerekliliğine ilaveten uzun vadeli borçların da kısa vadeli borçlardan fazla olması gerekmektedir.

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/sezgikosemunlu/003/